Ramazan Bayramında Değerlendirmeniz Gereken 3 Faziletli Vakit
Şevval ayının birinci günü olan Ramazan Bayramı ve Zilhicce’nin onuncu günü olan Kurban Bayramı günlerine ‘îd’ denilir. Terim olarak ‘bayram’ manasında kullanılan ‘îd’ kelimesi ‘dönmek’ anlamına gelen ‘âde’ kelimesinden türemiştir. Bayram günlerine ‘îd’ denilmesini bazıları şöyle ifade eder:
Müminler, ramazan orucu farizası ile hac farizasını yerine getirirler. Ramazandan sonra fıtır (ramazan) bayramını, hac ibadetlerinden sonra da kurban bayramını kutlarlar. Bu ibadetlere her sene tekrar dönerler ve ibadetlerini yeniden yaparlar. Cenâb-ı Hak (Celle Celâluhû) da daima onlara sevap ile karşılık verir. Bu günlerin dönmesi, müminlere sevincin geri dönmesi anlamına gelir.[list_group]
[list_item title=”1. Bayram Gecesi” url=””]Resûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurur:
‘Bayram gecesini, sevabını sırf Allah’tan (Celle Celâluhû) bekleyerek ibadetle geçiren kişinin kalbi, bütün kalplerin öldüğü günde ölmez.’ (İbn Mâce, Savm, 68)
İbn Abbas (Radıyallahu Anh) bayram gecesini şöyle anlatmıştır:
“Ramazan bayramının gecesi (ramazanın son gününü bayrama bağlayan gece) olduğu zaman bu geceye ‘câize’ yani mükâfat gecesi ismi verilir. Bayram sabahı olduğu zaman Allah Teâlâ (Celle Celâluhû) her beldeye meleklerini gönderir. Onlar da yeryüzüne inerek sokak başlarını tutarlar. Sonra insan ve cinlerin dışında bütün mahlûkatın duyacağı bir sesle ,
-‘Ey Ümmet-i Muhammed! Kerem sahibi, mükâfatlar veren, büyük günahları affeden Rabb’inizin huzuruna varmak için evlerinizden çıkın.’ derler.
İnsanlar bayram namazını kılmak için mescide geldiklerinde Allah (Celle Celâluhû) meleklerine,
-‘Ey meleklerim, çalışan kişinin, işini bitirdikten sonra hakkı nedir?’ diye sorar. Melekler,
-‘Ey Rabbimiz. Efendimiz! Onun hakkı, çalıştığının karşılığının verilmesidir.’ derler. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle) şöyle buyurur:
-‘Ey meleklerim, ben de sizleri şahit tutuyorum ki, onların ramazan ayında oruç tutmalarına ve gecelerini ibadetle geçirmelerine mukabil benim onlara vereceğim sevap, rızam ve bağışlamamdır.’
Allah (Celle Celâluhû) sonra şöyle buyurur:
‘Ey kullarım! Benden dilediğinizi isteyin. İzzetime ve celâlime yemin olsun ki, bugün hanginiz benden ahiretiniz için bir şey isterse, mutlaka onu vereceğim. Dünyalığınız için de istediklerinizde ona bakacağım (hayırlı olanı takdir edeceğim). İzzetime yemin olsun ki, sizler benim hakkımı muhafaza ettiğiniz müddetçe ben de sizin küçük günahlarınızı örteceğim. İzzetime yemin olsun ki, sizleri mahcup ve hüsranda bırakmayacağım. Şimdi günahlarınız bağışlanmış olarak evlerinize dönün. Sizler beni razı ettiniz ve ben de sizlerden razı oldum.’
Allah Teâlâ’nın (Celle Celâluhû) , Ümmet-i Muhammed’e verdiği bunca ihsan ve ikramı işiten meleklerin hepsi sevinirler.
Hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmuştur:
‘Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, tevbe reddolmaz. Ramazan bayramının ve Kurban bayramının birinci geceleri, Berat gecesi ve Arefe gecesi.’ (İsfehani)[/list_item]
[list_item title=”2. Bayram Sabahı” url=””]Hz. Peygamber’in (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) kıldığı ilk bayram namazı, hicretin ikinci yılında kılmış olduğu Ramazan (fıtır) bayramı namazıdır. Allah Resûlü (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu yıldan sonra onu hiç terk etmemiştir.[/list_item]
[list_item title=”3. Bayram Günü” url=””]a) Tesbih ve Zikir
Resûl-i Ekrem (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kim bayram günü üç yüz defa ‘Sübhânellâhi ve bihamdihî’ der ve bunu Müslümanların ölülerine hediye ederse; her müminin kabrine bin nur girer ve o kişi vefat ettiği zaman Cenâb-ı Hak (Celle Celâluhû) kendisinin kabri için de bin nur verir.” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, 1/357)
b) Sıla-ı Rahim
Sıla-i rahim, kendini sormayan akrabasını arayıp, ziyaret ve iyilik etmektir. Konu ile ilgili hadîs-i şerîflerde şöyle buyrulmuştur:
“Sıla-i rahim, malı çoğaltır, ailede sevgiyi artırır ve ömrü uzatır.” (Taberani)
“Bir Müslüman, Müslüman kardeşini ziyaret edince, 70 bin melek ‘Ey Rabbimiz, senin rızan için ziyaret eden bu kulundan razı ol.’ diye dua ederler.” (Taberani)
c) Küs Olunan Kimse İle Barışmak
Dini bayramlar ve geceler küs olan kimselerin barışması, aradaki kırgınlıkların giderilmesi ve ilişkilerin tazelenmesi için vesiledir. Nitekim bu durumda bulunanlara, hadîs-i şerîflerde şöyle buyrulmaktadır:
“Müminin kardeşine üç günden çok dargın durması caiz değildir. Üç gün sonra, ona selam verip hatırını sormalıdır. Onun selamını alırsa, birlikte sevaba ortak olurlar. Selamını almazsa günaha girer. Selam veren de küs durma mesuliyetinden kurtulmuş olur.” (Ebu Davud)
“Ameller, pazartesi ve perşembe günleri Allahü Teâlâ’ya (Celle Celâluhû) arz olunur. Allahü Teâlâ (Celle Celâluhû) da, kendisine şirk koşmayan herkesi affeder. Ancak bu mağfiretten, birbirine kin tutan iki kişi istifade edemez. Allahü Teâlâ (Celle Celâluhû), ‘ O iki kişi barışıncaya kadar amellerini bana getirmeyin’ buyurur.” (İ. Malik)
“Din kardeşiyle bir yıl dargın duran, onu öldürmüş gibi günaha girer.”(Beyheki)
d) Davete İcabet Etmek ve Misafire İkramda Bulunmak
Gerek davet edenin davetine icabet etmek gerekse ziyarete gelen misafiri İslam ahlakı ile ağırlamak Müslümanın vazifesidir. Hadîs-i şerîflerde şöyle buyrulmuştur:
“Müslüman kardeşine ikram eden, Allahü Teâlâ’ya (Celle Celâluhû) ikram etmiş olur.” [İsfehani]
“Davete icabet etmeyen, Allah’a (Celle Celâluhû) ve Resulüne asi olmuş olur.” [Buhari]
“İki kişi birden davet ederse, kapısı yakın olana icabet et! Çünkü kapısı yakın olanın hakkı daha önce gelir.”(Buhari)[/list_item]
[/list_group]
Kaynaklar
‘Üç Aylar (Mübarek Gün ve Geceler) / Hüseyin Okur’ kitabından alıntı ve derlemedir. (bkz. sf.129, 130, 131, 132)